29 Nisan 2009 Çarşamba

Otuz Yedinci Yazı

Çok dandik başladı bugün... Sabah 8'de Bertan isimli insan beni ve Yasemin isimli insanı okula götürmek üzere arabasıyla alacaktı... Laylayloyloy şeklinde gittim Yasemin'in evinin önüne... Bekliyorum... 8.40'ta da ders var... Neyse efenim Bertan Bey 8.26'da geldiler, Yasemin hanım da 8.34'te... Zaten dersi kaçırmıştım yani o saatte belli ki... Yolda da Bertan önceki gün Başkent Ünivesitesi'ne gittiğini, orada silahların bıçakların dolandığını anlattı bize bol bol...

Gün böyle "tatlı" başlamışken dedim kendi kendime "hadi bakalım belki ders güzel geçer" falan... Girdim dersime... İlk dersi kaçırmıştım, "Youth and Sex" konulu bir sunum yapılmış ilk derste... Sınıfa bir girdim ki homoseksüelite tartışılıyor... Ben oturup tebessüm ederim genelde bu tartışmalar sırasında... Ama bugün konuşturdular yani beni de... Tartışma çok uzayınca ve tatsızlaşınca hoca da erken bıraktı hepimizi... Bunun üzerine ben de yine Yasemin ve Bertan'ın yanına, çok sevgili Hukuk Binamızın altında konuşlanmış olan Mozart'a gittim...

Çok uykum vardı, tembelliğim üstündeydi ve bütün o okula silah-bıçak getirme muhabbetleri içinde ben çok eğlenmekteydim Mozart'ta... Üstelik Calculus Hanfendi'ye de hiç giresim yoktu... Alper Bey geldiler bu arada... Yine aynı silah muhabbetleri döndü... Sonra derse girip girmemek konusunda tartıştık Alperle... Sonra o girmeye karar verdi... Ben Mozart'ta kaldım... Her şey çok keyifli ilerledi bir süre... Ta ki bir garson "kaçııın bombaaaa!" diye gelene kadar...

Şimdi bu Mozart yer seviyesinin altında bir yer... Alttaki fotoda iç kısmını görebilirsiniz kendilerinin...Bu gördüğünüz camlı kısmın dışında da açık hava kısmı var... Biz orada oturmaktaydık... Yaklaşık tavan seviyesinde olan da bir duvarı var, o duvarı aşınca yer seviyesine ve binanın dışına ulaşılıyor... İnsanlar oradan atlıyorlar falan dolanmamak için...

Bomba var kaçın denilince herkes yaklaşık o 3 saniye içerisinde o duvarı aştı ve Mozart'ı boşalttı... Ben hariç... Boyum yetişmedi sayın okuyucu... Aşamadım o duvarı... Bunun üzerine binanın içinden, "normal" yollardan çıkmaya karar verdim... Normal yollardan çıkan tek insan da sanırım bendim... Bir de bilgisayarıyla beraber acı çeken bir kız... Önce güvenlikten azar işittik, sonra da çekiştirilmek suretiyle Hukuk Binası sınırlarından çıkarıldık... Uzun süre ne olduğu anlaşılamadı ama sonradan herkes öğrendi zaten olayı... Hatta aha da link...

Neyse... Diğeceğim şudur ki okuyucu, ölüme çok yaklaşmış sayılır mıyım bilmiyorum ama sanırım yaklaştım... Bunun bilincinde miyim?? Evet... Peki bu bana neler hissettirdi?? Hiçbir şey... Belki Bertan'ın gün boyunca yaptığı geyikler yüzünden yeterince ciddiye alamadım olayı... Bilemiyorum... Ama tüm güne dair benim kötü hissetmeme neden olan şey onun aramaması, hatta msn'de bile bir "iyi misin??" dememesiydi...

İyiyim güzelim(wtf?!)... Oradan çıkınca aklıma ilk gelen şey de seni aramak oldu... Aramadım o ayrı... Üstelik ölümü falan da hissetmediğim halde ilk seni aramak istedim... Ama bunun nedeni bomba falan değildi sanırım... Ben hep seni aramak istiyorum... Sadece hergünden farklı olarak keşke arasaydın bugün... Gerçekten "değer verdiğine" inanırdım bence o zaman... Ne yazık ki ona olan inancım da hergün azalıyor... Saygılar...

P.S: Dünyanın en seksi yaratığı olan Alison "VV" Mosshart(The Kills) dün gece konserde fenalaşıp hastaneye kaldırılmış... Ayrıntılardan haberim yok...

Hiç yorum yok: