Dikkat!: Konudan konuya atlayan, birkaç başlık altında yazılması gereken ama birkaç başlık altında yazmaya üşendiğim yazı...
Not: Yazıda geçen "kıl" kelimelerinden hiçbiri aksi belirtilmedikçe sakal, bıyık ve favorilerden oluşan "yüz kılları"ndan başka anlamda kullanılmamaktadır... Fesatlıklardan müessesemiz sorumlu değildir...
1. Kıllar
Kıllar çok acaip olabiliyor be okur... Eğer bir insan uzun zamandır kıllıysa, bunları keserken dikkatli olmalıdır bence... Sonunda ortaya çıkan şeyin ne olacağını hiçbirimiz bilemeyiz zira... Mesela, tanıyanlar bilir, babamın ezelden beri top sakalı vardır ve sevimli bir insandır... Ve fekat bu insan her zaman böyle değilmiş... O sakal gittiği zaman anladığımız bir gerçek var ki babam aslında dişlek ve göt çene... Evet... "Babam" başlığı altında dişlekliğiyle ilgili bir yazıyı da okuyacaksınız...
Sadece keserken değil kestirirken de dikkat edilmelidir... Scrubs'da vardı bunun örneği... Sevgili doktorumuz Turk, o zamanlar sevgilisi olan Carla tarafından baskı altında bırakılır ve bıyığı zorla kestirilir... Ortaya çıkan sonuç şu şekildedir;
Evet, kocaman bir ben! (Görünüyordur umarım) Yani siz siz olun, kıllarınızı keserken ya da insanlardan kesmelerini isterken bir kez daha düşünün dostlar...
2. Shattered Glass
Bu güzel Britney Spears şarkısı için söylenecek tek şey doğru çıktığıdır sanırım... Sözler bakınız böyle;
Did I wake you, were you sleepin',
Were you still in my bed?
Or is a nightmare keepin' you up instead?
Oh baby, are you feelin' guilty for what you did?
If you think you're hurtin',
You ain't seen nothin' yet!
[Chorus:]
Was it really worth it?
Was she everything that you were looking for?
Feel like a man?
I hope you know that, you can't come back
Cause all we had,
Is broken like shattered glass
You're gonna see me in your dreams tonight,
My face is gonna haunt you all the time
I promise that you gon' want me back,
When your world falls apart,
Like shattered glass, glass, glass, glass
Are you havin' trouble focusin' throughout the day?
Do you find yourself still callin' my name?
Do you wish you could be one time and take it back?
I bet you realize that she ain't half the woman I am...
Sonuçta aldatma olayına yalnızca bir kez maruz kalmış olabilirim ama o seferde de bu şarkıyı bilmesem de "i promise that you gon' want me back"e benzer bir şeyler demiştim içimden Jessica Hatun'un yüzüne karşı bağıra bağıra... Sonra neler olduğu içinse buraya bakınız... Ben aldatırsan böyle olur işte güzelim... Evet... Banyoda bunu düşündüm bugün...
3. Geçen Günler ve Bugün
Tükandaydım ben kaç gündür gündüzleri... Amcama yardım ediyordum... Kendilerinin bir sahafı var ki of yani... O da ilerleyen başlıklarda fotoğraflarıyla karşınızda olacaktır efendim... Ama demek istediğim o ki; çok atraksiyonum olmadı... Hayır, yalan... Oldu gayet... Mesela sonunda "o" diye bahsettiğim insanla aram düzelir gibi oldu... Bu son cümlem de çok orta okul günlük yazısı gibi oldu mu?? Oldu bence...
Neyse, sonuç olarak aramız iyiyken bile pek aramayan, benim aramamı bekleyen bir insandı o... Aramız kötü olduktan sonra hele araması hayal olmuştu ki kendisine çarşamba günü okula gidebileceğimi çıtlatmamla çat diye çarşamba günü bir mesaj bir de çağrı aldım... Okula gitmemiştim, uyuyordum ve her şeyi kaçırdım, o ayrı...
Bugün de okula gittim... Kod adı Laura yine gelmedi, konuşamadım... Sanırım gitti artık... Geçen hafta çarşamba kaybettim son şansımı... Ve pişmanım okuyucu... Çok pişmanım... Bu arada yazının buralarına kadar okumadım, değil mi?? İstediğimi yazarım bence buraya... Çok gözünde büyüdü çünkü bu yazı senin... Sonraki başlığa atladın bile... Ben bazen kusuyorum... Manyak gibi... Altıma falan da yaparım hep geceleri... Birkaç kere koltuğa kaka da yaptım... Haha biliyordum okumadığını... Yeah!
Neyse işte sonra insanlarla içmeye gittim... Sabah da çok sevgili Özge arkadaşımız tarafından servise yürürken yolda bulunup arabaya atıldım ve şunu fark ettim; she has Britney Spears nails! Açıklaması zor ama tırnakları aynı... Öyle yani... Şişman teşekkürlerimizi sunarız burdan ona da...
Öyle birkaç gündü işte... Anladın mı bilmiyorum... Bu arada dedemle teyzem İstanbul'dan geldi... Dedem geleneği bozmadı tabii ve bugünkü kalabalık aile rakısı sofrasında "fena olduğunu" iddia ederek ambulans çağırttı ve annemle beraber acile gittiler... Bu durumla tabii ki herkes dalga geçti çünkü artık gerçek olmadığının herkes farkında... Sorry, bro...
4. Babam
Babamın bana anlattığı birkaç olaydan bahsetmek isterim sizlere efenim...
Kendileri dişlek bir insandır... Neyse işte bir gün bu okulda... İlkokul olsa gerek... Hocası buna devamlı "sırıtma oğlum" diyor... Bu da "sırıtmıyorum" der... Bütün gün bunlar karşılıklı atıştıktan sonra olay babaannemin okula çağırılmasıyla son bulur... Hoca babamın sürekli sırıttığını, sırıtma diyince de sırıtmaya devam ederek sırıtmıyorum dediğini anlatır... Babaannem babamın sağlam ağzına s.çar... Sonradan ortaya çıkar ki adamcağız o kadar dişlek ki ağzını kapattığı zaman yüzünde sırıtma ifadesi oluyor...
Bir başka olay da 11 Eylül 1980 tarihinde, ertesi gün sınavı olan Küçük Altan(aslında çok da küçük sayılmaz lan benim bu halimden daha büyük)'ın çok inanmasa da "yarın bir şey olsa da okula gidemesek" diye dua etmesiyle başlar... Korkarım duası kabul olmuştur; çünkü ertesi gün 12 Eylük 1980'dir... Yaa...
Annesiyle ayakkabı almaya gidecek olan daha küçük bir Altan ise pencereden dışarı bakmaktadır giydirilmiş bir şekilde... Çıkmak için annesinin namaz kılmasını beklerken az sonra gideceği Ulus'a doğru bakmaktadır... Birkaç dakika sonra ise Ulus'a düşen uçağı görür ve o gün kekeme olur... Hâlâ bazen kekelemektedir...
4-5 yıl önce de İzmir'den Ankara'ya hareket etmiş olan olgun Altan ağzındaki sakızı arabasının camından atmaya karar verir... Büyük bir başarı sonucu attığı sakız aynen içeri girip sırtına yapışır... Neler olduğunun farkında olmayan Altan bütün gün aynı arabanın içinde yol alır... Ankara'ya geldiğinde ceketini atmak zorunda kalır...
Kahramanımız Altan, bu defa yaz tatilinin son gününde sabahın köründe kalkıp en büyük tutkularından biri olan trenlerden bir demet görmek için Selçuk Garı'na gitmiştir... Orada bie makinistle tanışır, makinist onu Muğla(emin değilim)'ya götürüp getirmeyi teklif eder... Üstelik o kullanacaktır... Altan yazlıktaki son günde ailesiyle olması gerektiğini düşünerek makinisti reddeder ve ailesinin yanına döner... Ailesi ona "aman ne olacak gitseydin" diyince de pişman olur gitmediğine... Bütün gün makinistin adı olan Veysel'i sayıklar... Günün sonuna doğru "Vehbi" de dahil olmak üzere birçok farklı isim alan makinistle ilgili son söylenen şudur; "adını hatırlamıyorum ama v ile başlıyordu"... Aylar sonra makinistle tekrar karşılaşılır, makinistin adı öğrenilir... Söylenen isim "Gani"dir...
5. Tükan
Bu devamlı amcama yardım için gittiğim tükan bir sahaftır... İçinde ağırlıklı olarak çizgi romanlar bulunur... Diğer ağırlık polisiye romanlardadır ama bunlar dışında da bolca kitap vardır... İşte size tükandan kareler...
6. Saçlar
Çok uzamışlar be... Kestirmem lazım artık bir ara...
7. Tavsiye
Dinlemekte olduğum şarkıya bakın, nostalji yapın... Küveti doldurun, sigaranızı yakın, içeceğinizi alın, ışıkları kapatıp her yere mum yakın, tütsü de yakın, yumuşak şarkılar dinleyin... Saygılar...
----------------
Now playing: Spice Girls - Wannabe
via FoxyTunes
2 yıl önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder