18 Mayıs 2009 Pazartesi

Elli Dördüncü Yazı

Evet sonunda eve dönebildim, üstelik yalnız olarak... Böylece biraz yazayım dedim bende...

Cuma günü Hacettepe'nin şenliğine gittim ben... Bedük vardı... Gerçi ben Bedük namına pek bir şey hatırlamıyorum ama vardı adam... Sarhoş da değildim... Sadece "Kod Adı Laura" vardı konserde... Evet evet o Laura Marling'e benzeyen exchange hatun... Tüm konser boyunca onda kaldı benim aklım... Uzun zamandan beri kimseden hoşlanmadığım için bunu bulunca çok kaptırmaya başladım kendimi... Ve fekat biraz geç hoşlandım sanki... Zira hatunun en fazla 2 haftası var... Sonra memleketine gidecektir... Exchange bu anacım... Biraz sinirimi bozuyor bu durum...

Cumartesi ısınan havalar sebebiyle pikniğe gittik... Seymenler'e... Yemeğimiz falan da vardı çok güzeldi... Güneşe yayıldık falan... Bir de Can ve Görkem karpuz almışlar, içine votka döküp kaşıkla yedik, çok güzeldi... Sonra frizbi oynadık... Hatta bakın;



Yeah ben ve frizbi atmak...

Neyse efenim sonra Can köpeğini gitti getirdi... Burdan Elişa'ya saygılar... Heralde böyle yazılıyordur, bilmiyorum... Bakınız Can ve Elişa gelirken;



Sonra Elişa'yı gezdirdik falan... Yürüdk... Ben koştum... Çok ilginç bu mesela... Beni tanıyan bilir çünkü, koşmam ben... Yürümem bile hatta nerdeyse... Eğlendik bolca yani... Akşamına da Eurovision'u izledik, memnun kaldık... Beklediğimiz gibiydi... Norveç'i de beğendik... Ben Portekiz ve Fransa'yı da beğendim ama alamazdı onlar zaten... Almanların da Ditta Von Teese'i çıkarmaları komik geldi bana, neden bilmiyorum... Zeynepler'e gittim ben sonra, orda kaldım...

Ertesi gün, yani pazar günü, yine piknik yaptık... Konutkent semalarında bu defa... Yaşadığından şüphelendiğim Rengim de geldi... Bir de Yasemin diye sevimli bir insancıkla tanıştım... Gecesine yine Zeynepler'de kaldım...

Sabah Zeynep okula giderken de eve geldim... 1 servisiyle de okula gidip Mayfest'de kaybettiğim okul kimliğimi alacağım... Laura'yı da görürüm belki... Onur'u da görsem de, o tanıyormuş, tanıştırsa... Ayrıca Orçun; armut vücutlu değilmiş abi, dikkat ettim...

Çok özet bir yazı oldu ama film izleyeceğim... Annem filmin yarısında aldı TV'yi benden çünkü... Ebruli izleyip Pilates yapmak için... Ebru Şallı'nın konuşmasına da uyuz oldum ayrıca...

Yazımı da Laura Marling - Shine'ın sözleriyle bitiriyorum... Çünkü güneş ışığını sevdiğime karar verdim... Saygılar...

I need shine...
I need shine...
I need shine...
Step away from my light, i need shine...



P.S: Bana böyle bok gibi davranmaya devam edeceksen cidden "step away from my light"... Sıkıldım artık...

1 yorum:

Lay_Z dedi ki...

ben hala kaşınıyorum