30 Haziran 2009 Salı

Doksan İkinci Yazı

Klavyemin içinde böcek var... Minicik... Harflerin altında falan geziyor... Şu anda 7 ve 8in arasında... Birkaç dakika çıkarmayı denedim, baktım olmuyor bıraktım... Kendi de çıkmaya çalışıyor aslında ama nafile... Takılsın artın ne yapalım...

Not: Yazı bittiğinde oklara gelmişti...

Doksan Birinci Yazı

"New leg, new song, new outfits, new do.... -Brit" demiş Britney hatun... Yeni klip geliyor lan! Radar'ın klibi geliyor! Sevinin!

----------------
Now playing: Jenny Owen Youngs - P.S.
via FoxyTunes

Nineteenth Writting

Being in love with someone who doesn't even give a fuck about me ANYMORE... Sucks...

----------------
Now playing: Jenny Owen Youngs - Lightning Rod
via FoxyTunes

27 Haziran 2009 Cumartesi

Seksen Dokuzuncu Yazı

Dismiss olmuşum gençler, hepimize hayırlı olsun... Bundan sonra neler olacak, hayat bize neler gösterecek göreceğiz... Annemlere de bugüne kadar söylediğim tüm yalanlarımı açıkladım... Yalandan kastım cinsel tercihlerim falan yani... Çok acaip oldu, hayatımda yeni bir döneme giriyorum... Aferin bana...

Seksen Sekizinci Yazı

Girl, Interrupted filmini izleyince canım sigara çekiyormuş onu anladım... O yüzden Deniz(a.k.a. Yıldız Kız) içeride onu izlerken onu yalnız bırakıp buraya geldim ve sigara içiyorum... Burası derken odamız... Ama sevişmiyoruz burda... Bunu neden açıkladım bilmiyorum... Yazacak çok şey, toparlayacak zaman yok bu arada... Ama çok yakında karşınızdayım Ankara geceleriyle... Döneyim de hele... Ben İstanbul'u hala sevmiyorum bu arada... Bana hala fazla karışık ve büyük... O kadar... Dünyanın en dandik yazısını okudunuz...

P.S: Britney Maykıl öldü diye çok üzülmüş... Yazık...

20 Haziran 2009 Cumartesi

Seksen Yedinci Yazı


Bir iddiaya göre yine nişanlanmış bu yaa... Hani Chase Benzdi?? Ne oldu lan?! Anlamıyorum resmen ben bu kadını artık... Böyle denmiş; “Britney and John used to date, but they reconnected after her show in New Jersey, and now they’re engaged. He got down on one knee in a Subway sandwich shop in Santa Monica a week ago and proposed with a $4.5 million marquise-cut diamond. They plan on getting married at his aunt’s farm in Germany in six weeks. It’s very hush-hush, even to the employees. He’s even putting a $350K fence around the property.” Adamın adı şey... John Sundahl... Dövelim bu adamı... O kadar...

P.S: Fotoya tıklayınca adamın korkunç suratını da görüyorsunuz... Bula bula da bunu bulmuş... Chase Benz bile daha iyiydi yani...

19 Haziran 2009 Cuma

Seksen Altıncı Yazı


Yerim lan...

Seksen Beşinci Yazı

Az önce içmekte olduğum 2.5 litrelik kolayı oturduğum yerden kalkmadan kaybettim... Çok korkunç bence...

13 Haziran 2009 Cumartesi

Seksen Dördüncü Yazı

True Blood'a başladım bugün ve tüm dizi boyunca beni mest eden şey aksanları oldu... Louisiana'lı aksanı Louisiana'lı aksanına benziyor tabii... Evet bunu da Britney'ye bağlamayı başardım aferin bana... Öyle işte... Daha yeni başladım yapacak falza yorumum yok ama aksanları öldürüyor beni...

----------------
Now playing: Yelle - Mon Meilleur Ami
via FoxyTunes

11 Haziran 2009 Perşembe

Seksen Üçüncü Yazı

Chloe Hunter denen kadının göbeği ne kadar güzel öyle... Maşallah...

10 Haziran 2009 Çarşamba

Seksen İkinci Yazı

Şu vidyo da dünyanın en sevimli vidyosu olmaya aday...

Seksen Birinci Yazı

Evde Rafet diye biri var... Ve Rafet'i en basit şekilde şöyle özetleyebilirim; oldukça büyük bir böcek... Evet... Kendileriyle balkon kapısının önünde karşılaştık birkaç saat önce, o zamandan beri küçük tuvalete kadar ilerledi... Yani antrede şimdi... Hakkında bildiğim tek şey de dolanmayı seviyor olması... Kerata bir orda bir burda... Gezip duruyor... Bir de penguen gibi, kanatları var ama hiç kullanmıyor... Eskiden de Cemil vardı, ağaç böceği... O öldü ama... Şimdi de Rafet... Takılıyoruz evde... Zamanı gelince artık camdan mı balkondan mı bilemiyorum sessizce gider... O zamana kadar ailemizin bir ferdi o da... Evet... Bu kadar... Saygılar...

5 Haziran 2009 Cuma

Sekseninci Yazı


Tahminlerimde başarısız oldum... Bir tanesinde en azından... Biraz geç yazıyorum bunu ama Nadal elendi... Üstelik hani ondan emindim... Safina konusunda çok emin değildim ama Nadal'dan emindim... Ve adam elendi! Üstelik de çeyrek finale falan da çıkamadan... Öte yandan Safina finalde! Leziz bir maç olacak gibi...

Bu arada yarından itibaren tam 4 gün boyunca tüm ev benim! Artık ne yaparım bilmiyorum... Yolda bir parti var sanırım... Emin de olamadım gerçi, bazı ÖSS insanları gelmeden o parti parti olmaz çünkü... Göreceğiz artık...

Annem de "sigara içme odalarda" diyor... Sen bence dua et de ev yerinde olsun... Parti olursa görürsün sen sigara içmeyi falan... Yazının en başındaki fotoda olduğu gibi içilirse(ki Smirnoff Northlar falan yok bu fotoda) o zaman evin halini siz düşünün artık...

Bu arada The Wrestler'ı izledim dün, çok kötüydü bence... Başı da adeta bir Gus Van Sant filmiymişcesine ense içersindeydi... Başında devamlı ense izledik... Marisa Tomei iyiydi ama... Seviyorum zaten o kadını... Mickey Rourke için de "çok iyi" diyip durdular ama bana kalırsa botokslu gibi oynamıştı, mimik falan yoktu... Filmin genel hali de çok "klişe" ve sıkıcıydı bence... Hiç sevmem zaten öyle yok bokstu güreşti falan... Sıkıldım... Bu kadar... Saygılar...

P.S: Svetlana Kuznetsova, you rock my world!

4 Haziran 2009 Perşembe

Yetmiş Dokuzuncu Yazı

Çok fena The O.C.'yi yeniden, en baştan izlemeye takmış durumdayım... 2 günde 13. bölümü bitirdim ve kaykaya tekrar başlamaya karar verdim... Çok gaza geldim... Plus, i'm happy... Her şey yerine oturuyor yavaştan... Aramız tatlı baya... Öyle işte... Önümüzdeki günlerde çok deli film kritikleriyle karşınızda olacağım... Bekleyin beni...

----------------
Now playing: Lily Allen - Nan You're A Window Shopper
via FoxyTunes

2 Haziran 2009 Salı

Yetmiş Sekizinci Yazı

Tüm "Hit Me Baby One More Time" göndermelerini geç keşfetmemin hastasıyım... Hadi "If U Seek Amy"deki neyse de, "Stronger"daki için baya geç kalmışım bence... Açıklıyorum şimdi...

Hit Me Baby One More Time'dan bir enstantane; "My loneliness is killin me"... Bu da Stronger'dan bir enstantane; "My lonliness ain't killing me no more"... Yaa...

If U Seek Amy'nin de klibindeki küçük kız Britney'nin "Hit Me Baby One More Time" klibindeki kıyafetini aynısını giymekte... Yaa... İşte böyle...



----------------
Now playing: M.I.A. - Jimmy
via FoxyTunes

Yetmiş Yedinci Yazı

Ölmedim... Ama bana kalırsa bir mucize oldu... Cebimizde 60 lirayla başladık akşama... Başlarken de "Olum 120 liralık içebiliriz(normale göre, indirimli fiyatla 60 işte)" falan dedik... Sonra 120 liralık içersek öleceğimize karar verdik... Ben bir cin tonikle başladım, sonra biravere geçtik falan... İlerleyen saatlerde bazı insanlar tekila içti... Benim de dahil olduğum birkaç insan fındıklı vodka(ya da votka)-baileys ikilisini içti ki off yani çok güzelmiş... Cardinaller geldi, viskiler gitti... Ben viski içmedim gerçi sarhoş olmayayım diye... İçtik içtik, kavgalar çıktı, muhabbetler döndü... Sonra gitmeye karar verdik... Hesabı ödeyelim dedik... İşte size hesap: Normal parayla 409 lira! 409! Tabii ki indirimli olduğu için 205 falan ödememiz gerekiyordu; ancak 125 çıktı herkesten... 80 lirayı daha sonra ödemek üzere yazdırdık, evlerimize yollandık... Üstelik sadece 2 çok, 1 az sarhoş insanla... Sadece içtiğimiz bira 10 litreymiş sevgili okuyucu... Çok acaip... Alttaki gibi olabilirdik her birimiz... Yaa... Hati saygılar...



----------------
Now playing: Britney Spears - Break The Ice
via FoxyTunes

1 Haziran 2009 Pazartesi

Yetmiş Altıncı Yazı

Bir de bir arkadaşın MSN iletisiyle çok eğlendim, yazmam lazım; "Adliye yıkılsın, lunapark yapılsın"... Yeah!

----------------
Now playing: The Smiths - Last Night I Dreamed That Somebody Loved Me
via FoxyTunes

Yetmiş Beşinci Yazı

Ey okuyucu... Bu son yazı olabilir... Ona göre, iyi oku... Neden dersen, akşama sevgili Old Town Pub'ın doğum günü... Tüm içkiler de %50 indirimli... Yani sağ çıkamama olasılığım yüksek... Zira 10 liraya biraver, 4 liraya viski alabilitem olacak... Düşün! Off yani... Eve de dönemeyebilirim... Bilemiyoruz... Haberin olsun dedim...

O değil de dün bilgisayarımı düzenleyeyim dedim saat 15 sularında... Önce klasörlerimi falan düzenledim, sonra da tabii ki iTunes'u... Bir de bu konuda titizim ben biraz... Kriterlerim var; aynı şarkının aynı versiyonundan iki tane olmayacak, yarım şarkılar olmayacak falan... Sevgili Can'ın hard diskinden de yeni şarkılar atmıştım, ortalık çok karışıktı... Sabaha karşı 5 sularında hâlâ bitmemişti işim... Şimdi de tekrar başlamaya üşeniyorum... Kaldı öyle... İçim sıkıldı...

Bir yandan da annem 6 Haziran'da İstanbul'a gitmem için baskı yapıyor... Ben de istemiyorum, nasıl olsa 16sında falan gidiyorum, gerek yok... Off bilemedim... Tükana da gitmedim, ektim amcamı... Ne için hem de?? Bilgisayarı düzenlemek için... Peki ben ne yapıyorum?? Hiçbir şey... Böyle yani...

Coconut'ın sızlanmalarını okudunuz, haftaya aynı saatte görüşmek üzere...

----------------
Now playing: Madness - Gabriels Horn
via FoxyTunes

Yetmiş Dördüncü Yazı

Hep derdim, beni terslerlerdi, Poster İti hatun vokalli daha iyiymiş... Bir daha bir düşündüm taşındım, ölçtüm biçtim... Öyleymiş... Evet... Oha bu arada şunları dinlemeyeli yıllar olmuş, inanamıyorum...

----------------
Now playing: Poster-Iti - Bomba
via FoxyTunes